Ihlamur Ağacı Özellikleri
Kış aylarının vazgeçilmezi, çiçeği ile onlarca derde ve hastalığa şifa olan ıhlamur ağacı aynı zamanda birden çok önemli sektörde hammadde olarak önemli bir role sahip. Daha çok şifa dağıtması ile öne çıkan ıhlamur çok fark ediliyor olmasa bile hayatımızda büyük bir öneme sahip.
Diğer adı ile birlikte mahkeme ağacı da olarak da bilinen ıhlamur ağacı, bu ismi Orta Avrupa döneminde gölgesinde kurulan mahkemelerden dolayı almıştır. Avrupa’nın bazı bölgelerinde kutsal kabul edilen bu ağaç gerek şifası gerek mis kokusu ile birçok sektörün hammaddesi haline gelmiştir.
İlgili Link: Biberiye Yağı Nedir
Ihlamur Ağacının Morfolojik Yapısı
Ihlamur ağacının morfolojik yapısı açısında incelemek gerekirse ilk olarak ıhlamur ağacının Tilia cinsinden olduğunu söyleyebiliriz. Ağaççık ve çalı türleri de bulunan ıhlamur ağacının çalı türü ise çok nadir bulunmaktadır. Boyu yaklaşık olarak 25-30 metreye kadar uzanabilen ıhlamur ağacı, çok güçlü ve derin bir kök sistemine sahiptir. Güçlü köklerinin aksine son derece hassas ve yumuşak bir yapıya sahip olan ıhlamur ağacı hava değişimlerinden çok kolay etkilenir. Çiçeklerinden elde edilen şifanın yanı sıra odunu ise geniş ve gözenekli yapısı ile kullanıma elverişli ağaçlar grubundadır.
Ihlamur Ağacı Nerede Yetişir
Kış aylarında tıpkı diğer ağaçlar gibi yaprakları dökülen ıhlamur ağacı, sonbaharda kuruyarak sarımtırak bir renge bürünüyor. Sarı ve beyaz renge sahip çiçekleri yere doğru sarkan bir şekilde yetişir ve kendisine has bir kokusu vardır. Ihlamur ağacının dallarında ise 30’dan daha fazla çiçek bulunabiliyor. Görüntüsü ile adeta kalp şeklini andıran çiçekleri, diğer ağaçların çiçeklerinden daha geç açar ve haziran ve temmuz arasında dallarda belirmeye başlar ve eylül, ekim aylarında olgunlaşma sürecini tamamlar. Dallanma oranı yüksek olan ağaçlarda ise ıhlamur çiçeklerinin oluşumu daha çok olur.
İlgili Link: Kudret Narı Nedir Faydaları Nelerdir
Ihlamur Ağacı Meyveleri
Kalp biçiminde güzel görüntülü yapraklara sahip ıhlamur ağacının yaprakları aynı zamanda kenarları tırtıklı ve üzeri tüylü bir yapıya sahiptir ve sapları uzundur. Ihlamur ağacının yaprakları yaklaşık olarak 5-10 santimetreye ulaşır ve kış aylarında dökülür. Polen üreten ve çok sayıda bulunan ıhlamur ağacının erkek organı ‘ercik’ olarak adlandırılır. ‘Erdişi’ olarak ifade edilen çiçek kısmı ise hem erkek hem de dişi formdadır. Ihlamur ağacının meyveleri ise içinde 1-2 tohum taşır ve açılmayan formda kuru ve odunsu bir şekildedir. Meyveler bir diğer adı ile ‘ıhlamur fındığı’ olarak da adlandırılır.
Ihlamur Ağacı Türleri
Dünya üzerinde 30’dan fazla türü bulunan ve Asya, Avrupa, Amerika kıtalarının ev sahipliği yaptığı ıhlamur ağacının bilinen bazı türleri; Ak ıhlamur, Meksika ıhlamuru, Moğolistan ıhlamuru, Henry ıhlamuru, Amur ıhlamuru, Çin ıhlamuru, Japon ıhlamuru, Ağlayan Ak ıhlamur, Oliver ıhlamuru, Batı ıhlamuru, Mançurya ıhlamuru… gibi birden çok çeşidi bulunmaktadır. Ülkemiz Türkiye topraklarının ev sahipliği yaptığı ve en sık rastlanan ıhlamur ağacı türleri ise genellikle ege ve akdeniz gibi kıyı bölgelerinde bulunuyor. Türkiye’de yaygın olarak; Büyük yapraklı ıhlamur, Kafkas ıhlamuru ve Gümüşi Ihlamur türlerine rastlanıyor.
Ihlamur Ağacının Kullanım Alanları
Ihlamur ağacı narin ve dış etkenlere kolay yenik düşebilen bir ağaç türüdür. Ihlamur ağacı bu hassasiyetinden dolayı çok kolay işlenebilir. Bu sebepten dolayı en çok mobilya sektöründe tercih edilen ıhlamur ağacının odunu beyaz renktedir. Kontrplak, duralit, ev eşyaları, kâğıt, kibrit ve hatta müzik aletleri gibi bir çok ürünün hammaddesidir.
Lifli kabuk sayesinde iplik haline getirilen ıhlamur ağacının dokumacılık sektöründe de hammadde olarak kullanılır. Hafifliği sebebi ile birçok oymacılık ile ilgilenen sanatçıların da ilk tercihlerinden birisi ıhlamur ağacıdır. En çok şifası ile bilinen ıhlamur ağacının kabuğu ilaç ve kimya sektöründe de kullanılır.
Ihlamur Ağacının Faydaları
Birçok ülkede, birçok farklı kültürde ve bizim kültürümüzde de yer alan ıhlamur çayı, sağlığa faydası ile bilinir. Soğuk algınlığı sonucu ateş düşürücü, boğaz ağrısını alıcı ve öksürük giderici etkiye sahip ıhlamur çayının buharı ise burun tıkanıklığını açıyor. Bu etkileri ile birlikte sakinleştirici bir etkiye sahip olan ıhlamur çayı, stres ve kaygı giderir.
Ihlamur çayı düzenli ve doğru kullanımında aritmi, hipertansiyon hastalıklarına ve bağışıklık sistemine yararı ile bilinir. Aynı zamanda karaciğer, safra kesesine hastalıkları tedavisinde yardımcı ve idrar söktürücü etkiye sahiptir.
Ihlamur Ağacının Zararları
Her ne kadar birçok yararlı ve şifalı etkiye sahip olsa da ıhlamur ağacının da yan etkileri bulunuyor. Doğru ve dengeli kullanımda kısa vade de bir yan etki barındırmayan ıhlamur çayı uzun süreli kullanım da kalpte hasara yol açabiliyor. Hamile ve çocuk emziren anneler ve kronik rahatsızlıklara sahip kişilerin kullandığı ilaçları da belirterek aile hekimlerine ıhlamur çayı kullanımı hakkında danışarak görüş alması tavsiye edilir. Alerjik bünyeye sahip kişilerin ıhlamur ağacına temas etmemesi tavsiye edilir çünkü ıhlamur ağacı ciltte tahrişe yol açan etki ile de bilinir.
Ihlamur Çayı Nasıl Demlenir?
Günde 3 bardaktan fazla kullanımı tavsiye edilmeyen ıhlamur çayı hazırlamak için, kaynamış bir bardak suya bir tutam ıhlamur çiçeği atılır ve 1-2 dakika kadar kaynatmanın ardından suyun altı kapatılarak yaklaşık 5 dakika demlenmeye bırakılır. 5 dakika demlenme süresinin ardından ıhlamur çiçekleri süzülür. İsteğe bağlı olarak demlediğiniz ıhlamur çayının içerisine; bal, zencefil, mevsim meyveleri, ayva yaprağı, portakal, papatya, fesleğen, çubuk tarçın, limon, elma gibi birbirinden 1 veya 2 tanesini damak zevkinize göre ekleyebilir ve ıhlamur çayınızın şifasına şifa katabilirsiniz.
Ihlamur Ağacının İlaç Olarak Kullanımı
Ihlamur ağacının çiçeklerinin kurutularak çay olarak tüketiminin yanı sıra bilinen diğer kullanımı kuru ıhlamur ağacı çiçeğinin, 1litre su içerisine yaklaşık olarak 10 gram atılarak haşlanması ile elde edilen tarif içildiğinde öksürük giderici, balgam söktürücü ve göğüs rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Tüm bu etkilere ek olarak bu karışım içildiğinde ter attırıcı bir etkiye sahip olduğu için vücutta bulunan toksik etkenlerinde ter yolu ile atılmasına yardımcı olur.